|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Phrasals |
|
1 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey olarak) kabul etmek |
accept (something) as (something) f.
|
|
I have a serious problem with one of the central points of this resolution which we cannot accept as it stands.
Bu kararın ana noktalarından biriyle ilgili ciddi bir sorunum var ve bu haliyle kabul etmemiz mümkün değil.
More Sentences
|
2 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) olarak tasvir etmek |
depict (one) as (something) f.
|
|
The new premier, Erdogan, has been depicted as an extremist in the past and has been disenfranchised.
Yeni başbakan Erdoğan geçmişte aşırılık yanlısı olarak tasvir edilmiş ve haklarından mahrum bırakılmıştır.
More Sentences
|
3 |
Öbek Fiiller |
(birisi/bir şey için bir şey) sarf etmek |
expend (something) on (someone or something) f.
|
|
Considerable effort has been expended on tabling this proposal in the Commission.
Bu teklifin Komisyon'da görüşülmesi için büyük çaba sarf edilmiştir.
More Sentences
|
4 |
Öbek Fiiller |
(bir yer veya şey) için mücadele etmek |
battle for f.
|
|
A great number of students battled for freedom of speech.
Çok sayıda öğrenci ifade özgürlüğü için mücadele etti.
More Sentences
|
5 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey) olarak tasvir etmek |
portray (someone or something) as (something) f.
|
|
Furthermore, the report compares an undemocratic Belarus with a Russia that is portrayed as democratic.
Ayrıca rapor, demokratik olmayan bir Belarus ile demokratik olarak tasvir edilen bir Rusya'yı karşılaştırmaktadır.
More Sentences
|
6 |
Öbek Fiiller |
(bir ülkeye bir şey) ithal etmek |
import (something) into (some place) f.
|
|
We already import into the European Union 35 million tonnes of soya every year.
Halihazırda Avrupa Birliği'ne her yıl 35 milyon ton soya ithal ediyoruz.
More Sentences
|
7 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir şey) enjekte etmek |
inject (something) into (someone or something) f.
|
|
A dye was injected into a vein of the patient's arm.
Hastanın kolundaki bir damara boya enjekte edildi.
More Sentences
|
8 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) teklif etmek |
suggest (something) to (one) f.
|
|
Fadil suggested to Layla that they move together.
Fadıl Layla'ya birlikte yaşamayı teklif etti.
More Sentences
|
9 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) tavsiye etmek |
suggest (something) to (one) f.
|
|
I would only suggest to my colleagues that they should not be so over-sensitive.
Meslektaşlarıma sadece bu kadar aşırı hassas olmamalarını tavsiye ediyorum.
More Sentences
|
10 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) hakkında münakaşa etmek |
argue about (something) f.
|
|
It's not worth arguing about.
Hakkında münakaşa etmeye değmez.
More Sentences
|
11 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için rekabet etmek |
compete for (someone or something) f.
|
|
Significantly poorer people will therefore be amongst us and also competing for jobs.
Bu nedenle önemli ölçüde daha yoksul insanlar aramızda olacak ve aynı zamanda iş için rekabet edecekler.
More Sentences
|
12 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında şikayet etmek |
complain about (someone or something) f.
|
|
Tom always complains about the way I do things.
Tom her zaman işleri yapma tarzım hakkında şikayet eder.
More Sentences
|
13 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye/bir varlığa bir şey) enjekte etmek |
inject (someone, something, or some creature) with (something) f.
|
|
It found that chickens for human consumption have been injected with beef and pork protein.
İnsan tüketimi için yetiştirilen tavuklara sığır ve domuz proteini enjekte edildiği tespit edilmiştir.
More Sentences
|
14 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir şey) talep etmek |
demand (something) from (one) f.
|
|
We now demand from the European Commission clear pledges concerning the following points.
Şimdi Avrupa Komisyonu'ndan aşağıdaki hususlara ilişkin net taahhütler talep ediyoruz.
More Sentences
|
15 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden bir şey) talep etmek |
demand (something) of (someone or something) f.
|
|
On the one hand, greater transparency must be demanded of organisations receiving Community grants.
Bir yandan, Topluluk hibesi alan kuruluşlardan daha fazla şeffaflık talep edilmelidir.
More Sentences
|
16 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) dizayn etmek |
design (something) for (someone or something) f.
|
|
This textbook is designed for beginners.
Bu ders kitabı, yeni başlayanlar için dizayn edilmiştir.
More Sentences
|
General |
|
17 |
Genel |
belirli bir şey yaparak birini sürekli rahatsız etmek |
plague someone with f.
|
|
18 |
Genel |
birini utandırarak bir şey yapmaya mecbur etmek |
shame f.
|
|
|
19 |
Genel |
sevk etmek (bir kimseyi bir şey yapmaya) |
prompt to f.
|
|
20 |
Genel |
tenezzül etmek (kötü bir şey yapmaya) |
sink f.
|
|
21 |
Genel |
tatlılıkla ikna etmek (kötü bir şey yapmaya) |
entice f.
|
|
22 |
Genel |
birini bir şey ile durmadan tehdit etmek |
hold a thing over someone f.
|
|
23 |
Genel |
birinin bir şey yapması için ısrar etmek |
press someone to f.
|
|
24 |
Genel |
birini tatlı sözlerle kandırarak bir şey elde etmek |
coax something out of someone f.
|
|
25 |
Genel |
bir şey için sağ kolunu feda etmek |
give eyeteeth for f.
|
|
26 |
Genel |
dil dökerek birini bir şey yapmaya ikna etmek |
wheedle someone into f.
|
|
27 |
Genel |
sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek |
drive a hard bargain f.
|
|
28 |
Genel |
bir şey yapmaya dikkat etmek |
make a point of f.
|
|
29 |
Genel |
tartışarak birini bir şey yapmaya ikna etmek |
argue someone into something f.
|
|
30 |
Genel |
ikna etmek (tatlılıkla kötü bir şey yapmaya) |
entice f.
|
|
31 |
Genel |
(bir şey yapmaya) dikkat etmek |
make a point of f.
|
|
32 |
Genel |
birisinden bir şey rica etmek |
ask someone for a thing f.
|
|
33 |
Genel |
bir şey için kavga etmek |
struggle f.
|
|
34 |
Genel |
bir şey için kavga etmek |
fight for something f.
|
|
35 |
Genel |
birini bir şey yapmaya ikna etmek |
argue someone into doing something f.
|
|
36 |
Genel |
birini bir şey ile meşgul etmek |
busy someone with someone or something f.
|
|
37 |
Genel |
birini bir şey ile meşgul etmek |
engage someone in something f.
|
|
38 |
Genel |
birini bir şey ile meşgul etmek |
engross someone in something f.
|
|
|
39 |
Genel |
birisiyle bir şey için kavga etmek |
feud with someone about something f.
|
|
40 |
Genel |
birisiyle bir şey için kavga etmek |
feud with someone over something f.
|
|
41 |
Genel |
bir şey için gayret etmek |
strive for f.
|
|
42 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
squabble f.
|
|
43 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
brabble f.
|
|
44 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
niggle f.
|
|
45 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
pettifog f.
|
|
46 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
bicker f.
|
|
47 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
quibble f.
|
|
48 |
Genel |
birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek |
ask someone to do something f.
|
|
49 |
Genel |
birini bir şey yapmaya ikna etmek |
convince someone to do something f.
|
|
50 |
Genel |
birini bir şey yapmaya teşvik etmek/itmek |
prompt someone to do f.
|
|
51 |
Genel |
(bir şey elde etmek için) birisiyle arkadaş olmak |
buddy up f.
|
|
52 |
Genel |
(bir şey elde etmek için) birisiyle samimiyet kurmak |
buddy up f.
|
|
53 |
Genel |
(bir şey hakkında) durmaksızın şikayet etmek |
whittle [northern england] f.
|
|
54 |
Genel |
(bir şey yapmamaya) dikkat etmek |
be careful not to (do something) f.
|
|
55 |
Genel |
(bir şey) olduğunu beyan etmek |
hold f.
|
|
56 |
Genel |
(bir şey üzerinde) hak talep etmek |
hosey f.
|
|
57 |
Genel |
bilgi edinmek veya yeni bir şey fark etmek için dikkatle elden geçirmek |
glean f.
|
|
58 |
Genel |
bir şey karşılığında elde etmek |
buy f.
|
|
59 |
Genel |
(birini) suçlu hissettirerek bir şey yapmaya ikna etmek |
guilt (into) f.
|
|
60 |
Genel |
(bir şey üzerinde) geçici hak talep etmek |
dibs f.
|
|
Phrasals |
|
61 |
Öbek Fiiller |
resmen (bir şey) olarak atamak/tayin etmek/göreve başlatmak |
install as (something) f.
|
|
62 |
Öbek Fiiller |
çevresine (bir şey) inşa etmek |
build around (someone or something) f.
|
|
63 |
Öbek Fiiller |
çevresine (bir şey) inşa etmek |
build around f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
etrafına (bir şey) inşa etmek |
build around (someone or something) f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
etrafına (bir şey) inşa etmek |
build around f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
(bir şey hakkında) münakaşa etmek |
bicker over (something) f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) yapmaya ikna etmek |
beguile (someone) into (doing something) f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) yapmaya ikna etmek |
beguile someone into something f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) yapmamaya ikna etmek |
beguile someone out of something f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) nedeniyle ihmal etmek |
place behind (someone or something) f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) nedeniyle göz ardı etmek |
place behind (someone or something) f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek |
hover between something (and something else) f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
(bir yerin) etrafına/çevresine (bir yapı/şey) inşa etmek |
build around (someone or something) f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) yapmakla (bir şey) elde etmek |
gain (something) by (doing something) f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) yapmakla (bir şey) elde etmek |
gain something by doing something f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yaparak) kendini/birini meşgul etmek |
occupy (someone or oneself) by (doing something) f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yaparak) tatmin/hoşnut etmek |
satisfy (someone, something, or oneself) by (doing something) f.
|
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey yaptığını itiraf etmek |
confess something to someone f.
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey yaptığını itiraf etmek |
confess to someone f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
bir şey yaptığını kabullenmek/itiraf etmek |
confess to something f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yaparak) devam etmek |
continue by (doing something) f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
bir şey yaparak devam etmek |
continue by doing something f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
(biri veya bir şey) hakkında sohbet etmek |
converse about (someone or something) f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) uğrunda mücadele etmek |
campaign against (someone or something) f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
(bir şey hakkında) sohbet etmek |
chat about (someone or something) f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
(bir şey hakkında) sohbet etmek |
chat about someone or something f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
(bir şey konusunda) zahmet etmek/zahmete girmek |
bother with someone or something f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey için) ikaz etmek |
forewarn (someone) about (something) f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey için) ikaz etmek |
forewarn someone about something f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey için) ikaz etmek |
forewarn someone of something f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
(biri veya bir şey hakkında) şikayet etmek/söylenmek |
groan about (someone or something) f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
(biri veya bir şey hakkında) alay etmek |
quip about (someone or something) f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
(biri veya bir şey hakkında) fiskos etmek |
whisper about someone or something f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey karşılığında) kabul etmek |
accept (something) as (something) f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey olarak) tasdik etmek |
accept (something) as (something) f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey olarak) doğruluğunu kabul etmek |
accept (something) as (something) f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey karşılığında) kabul etmek |
accept something as something f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye bir şey) ilave etmek |
add something into something f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye bir şey) ilave etmek |
add (something) in f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey olarak) hitap etmek/seslenmek |
address (one) as (something) f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey olarak) hitap etmek/seslenmek |
address someone as f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) sağlamak/tedarik etmek |
administer (something) to (one) f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) temin etmek |
administer (something) to (one) f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) zerk etmek |
administer (something) to (one) f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey olarak) kabul etmek |
admit something into something f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
bir şey için teşvik etmek/körüklemek |
agitate for something f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
bir şey için teşvik etmek/körüklemek |
agitate for f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
bir şey hakkında laklak etmek |
prattle about something f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
birinden bir şey talep etmek |
demand something of someone f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey enjekte etmek |
inject someone with something f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
bir şey ile baş etmek |
cope with something f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
bir şey hakkında laklak etmek |
prattle away about something f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
bir şey ile idare etmek/idareli olmak |
scrape along on something f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey enjekte etmek |
inject something into someone f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
birisine bir şey için teşekkür etmek |
thank someone for something f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
bir şey ile idare etmek/idareli olmak |
scrape along with something f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
birisini bir şey için takdir etmek |
commend someone for something f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey olarak görmek/düşünmek/kabul etmek |
see someone as something f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
bir şey üzerinde çalışmaya devam etmek |
progress with something f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey yapmaya ikna etmek |
sway someone to something f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey yapması için elle işaret etmek |
motion for someone to do something f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
bir şey istediğini ima etmek |
hint for something f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
birinin bir şey yapmasını istemek/talep etmek |
call on f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey yapması konusunda ikna etmek/oyuna getirmek |
fool someone into something f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
bir şey üzerinde çok çaba sarf etmek/çalışmak |
labor over something f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
birisini bir şey ile teselli etmek |
console someone with something f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
Birini dışarıya bir şey (yemek vb.) için davet etmek |
ask someone out to something f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey olarak tavsiye etmek |
recommend someone as something f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey ima etmek |
hint something to someone f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
bir şey için biriyle yarışmak/mücadele etmek |
race someone for something f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
birinden bir şey talep etmek |
demand something from someone or something f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey ile meşgul etmek |
occupy someone with something f.
|
|
134 |
Öbek Fiiller |
başkalarına bilgilerinin ya da statülerinin daha yüksek olmalarından ötürü (fikirlerine katılmasanız bile) sizinle ilgili karar almalarına ya da size bir şey yaptırmalarına müsaade etmek |
defer to someone f.
|
|
135 |
Öbek Fiiller |
birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek |
request someone to do something f.
|
|
136 |
Öbek Fiiller |
(birini) (bir şey hakkında) ikna etmek |
sell someone on something f.
|
|
137 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey olmakla itham etmek |
denounce someone as something f.
|
|
138 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey olarak tasvir etmek |
depict someone as something f.
|
|
139 |
Öbek Fiiller |
(birini ya da bir şeyi biri ya da bir şey) için terk etmek |
desert (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
140 |
Öbek Fiiller |
(birini ya da bir şeyi biri ya da bir şey) için terk etmek |
desert (someone or something) to (someone or something) f.
|
|
141 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi başka biri veya bir şey olarak hayal etmek |
envisage someone or something as someone or something f.
|
|
142 |
Öbek Fiiller |
ir şeyi başka bir şey kullanarak yeniden kurmak/inşa etmek |
reconstruct something from something f.
|
|
143 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek |
split between (two or more people or things) f.
|
|
144 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi/olarak kabul etmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
145 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir canlıyı bir şey yapmaya) ikna etmek |
entice (someone or something) into (something) f.
|
|
146 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir canlıyı bir şey yapmaya) teşvik etmek |
entice (someone or something) into (something) f.
|
|
147 |
Öbek Fiiller |
birinden bir şey talep etmek |
exact something from someone f.
|
|
148 |
Öbek Fiiller |
biri veya bir şey hakkında bir dolu laf etmek |
expatiate on someone or something f.
|
|
149 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden bir şey) istemek/talep etmek |
expect (something) from (someone or something) f.
|
|
150 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden bir şey) rica etmek |
expect (something) from (someone or something) f.
|
|
151 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için bir şey) sarf etmek |
expend (something) for (something) f.
|
|
152 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye bir şey) sarf etmek |
expend (something) in (something) f.
|
|
153 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir şey) sarf etmek |
expend (something) on (someone or something) f.
|
|
154 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye bir şey sarf etmek |
expend something on someone or something f.
|
|
155 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye bir şey ihraç etmek |
export something to someone or something f.
|
|
156 |
Öbek Fiiller |
bir şey üzerinden bir şeyi tahmin etmek |
extrapolate something from something f.
|
|
157 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) tecrübe etmek |
fall on (someone or something) f.
|
|
158 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında üzüntüsünü dile getirmek/ifade etmek |
weep for (someone or something) f.
|
|
159 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey olarak hayal etmek |
feature someone as something f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey hakkında kavga etmek |
fight about someone or something f.
|
|
161 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey hakkında münakaşa etmek |
fight about someone or something f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey hakkında) ikaz etmek |
forewarn (someone) of (something) f.
|
|
163 |
Öbek Fiiller |
bir deneyimden (bir şey) elde etmek |
gain from (something) f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
bir davranış sonucunda (bir şey) elde etmek/kazanmak |
gain from (something) f.
|
|
165 |
Öbek Fiiller |
bir deneyimden başka bir şey elde etmek |
gain something from something f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir şey) temin etmek |
procure (something) from (someone) f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden bir şey) istemek/talep etmek |
require (something) from (someone or something) f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
birinden bir şey istemek/talep etmek |
require something from someone f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) resmi istekle bir şey talep etmek |
requisition from (someone or something) f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
bir şeyde bir şey fark etmek |
detect something in something f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey) için rahatsız etmek |
devil (someone or something) for (something) f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir hayvanı bir şey) için rahatsız etmek |
devil (someone or an animal) for something f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir şey tespit etmek |
discern something from someone or something f.
|
|
174 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için telafi etmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
175 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için elde etmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
176 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey) için telafi etmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
177 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey) için elde etmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
178 |
Öbek Fiiller |
bir şey yapmaya razı etmek |
coax (someone or something) to (do something) f.
|
|
179 |
Öbek Fiiller |
bir şey yapmaya ikna etmek |
coax (someone or something) to (do something) f.
|
|
180 |
Öbek Fiiller |
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir şey) yapmaya ikna etmek ya da zorlamak |
coax (someone or something) to (do something) f.
|
|
181 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) tecrübe etmek |
fall upon (something) f.
|
|
182 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) üzerinde çalışmaya devam etmek |
stay at (something or some place) f.
|
|
183 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) yapmaya gayret etmek |
endeavor to (do something) f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmasını) tembih etmek |
enjoin to (do something) f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmasını) tembih etmek |
enjoin someone to do something f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmasını) tembih etmek |
exhort (one) to (do something) f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmaması konusunda) ikaz etmek |
exhort (one) to (do something) f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmasını) tavsiye etmek |
exhort (one) to (do something) f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapması konusunda) teşvik etmek |
exhort (one) to (do something) f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
(birinin yararına olacak bir şey) teklif etmek |
offer for (one) to (do something) f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
(biriyle bir şey) için pazarlık etmek |
haggle with (one) over (something) f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey yapmaya) ikna etmek |
nudge (someone) into (doing) (something) f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey yapmaya) razı etmek |
nudge (someone) into (doing) (something) f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey yapması için) tatlılıkla ikna etmek |
nudge (someone) into (doing) (something) f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey için sitem etmek |
reproach someone for something f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey için sitem etmek |
reprove someone for something f.
|
|
197 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yaparak birini) memnun etmek |
satisfy (someone, something, or oneself) by (doing something) f.
|
|
198 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yaparak birini) mutlu etmek |
satisfy (someone, something, or oneself) by (doing something) f.
|
|
199 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey yapmaya) teşvik etmek |
stimulate (someone or something) into (doing) (something) f.
|
|
200 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) için evine davet etmek/çağırmak |
have (someone) over (for something) f.
|
|
201 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeyden dolayı/bir şey için onore etmek |
honor someone for something f.
|
|
202 |
Öbek Fiiller |
bir şey yaptırmak için taciz etmek |
badger into f.
|
|
203 |
Öbek Fiiller |
bir şey yaptırmak için birini taciz etmek |
badger someone into something f.
|
|
204 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için pazarlık etmek |
bargain for (someone or something) f.
|
|
205 |
Öbek Fiiller |
bir şey için pazarlık etmek |
bargain for f.
|
|
206 |
Öbek Fiiller |
bir şey için pazarlık etmek |
bargain over f.
|
|
207 |
Öbek Fiiller |
(biriyle birisi/bir şey) için pazarlık etmek |
bargain for (someone or something) with (someone) f.
|
|
208 |
Öbek Fiiller |
(biriyle birisi/bir şey) üzerine pazarlık etmek |
bargain over (someone or something) with (someone) f.
|
|
209 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için mücadele etmek |
campaign for (someone or something) f.
|
|
210 |
Öbek Fiiller |
(bir şey olsun diye) beddua etmek |
curse with (something) f.
|
|
211 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye bir şey olsun diye beddua etmek |
curse someone or something with something f.
|
|
212 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye kendi/biri/bir şey) hakkında özel bir bilgiyi açık etmek/ele vermek |
expose (someone, something, or oneself) to (someone or something) f.
|
|
213 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey olarak kategorize etmek |
list someone as something f.
|
|
214 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey) olarak tarif etmek |
portray (someone or something) as (something) f.
|
|
215 |
Öbek Fiiller |
birini biri/bir şey olarak tasvir etmek |
portray someone as someone or something f.
|
|
216 |
Öbek Fiiller |
(birini) bir şey yapmaya sevk etmek |
provoke (one) to f.
|
|
217 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak kabul etmek |
recognize (someone or something) as (someone or something) f.
|
|
218 |
Öbek Fiiller |
birini biri/bir şey olarak kabul etmek |
recognize someone as someone or something f.
|
|
219 |
Öbek Fiiller |
birini biri/bir şey olarak beyan etmek |
recognize someone as someone or something f.
|
|
220 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şey olarak kabul etmek |
recognize something as something f.
|
|
221 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şey olarak beyan etmek |
recognize something as something f.
|
|
222 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin bir şey olduğunu fark etmek |
recognize someone or something for something f.
|
|
223 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin bir şey olduğunu tespit etmek |
recognize someone or something for something f.
|
|
224 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir şey için takdir etmek |
recognize someone or something for something f.
|
|
225 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey) olarak tespit etmek |
spot (someone or something) as (something) f.
|
|
226 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey olarak tespit etmek |
spot someone as something f.
|
|
227 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey ikram etmek |
stake someone to something f.
|
|
228 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey yapmaya sevk etmek |
stir someone into something f.
|
|
229 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey yapmaya sevk etmek |
stir someone to something f.
|
|
230 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) yapmaya mecbur etmek |
terrorize (one) into (something) f.
|
|
231 |
Öbek Fiiller |
bir anda bir şey elde etmek |
vault into f.
|
|
232 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir şey hakkında ikaz etmek |
warn of (someone or something) f.
|
|
233 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey hakkında ikaz etmek |
warn someone of something f.
|
|
234 |
Öbek Fiiller |
bir şey hakkında ikaz etmek |
warn of f.
|
|
235 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için boşa sarf etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
236 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için israf etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
237 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için heba etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
238 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için çarçur etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
239 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) yapmaya ikna/razı etmek |
wring (something) out of (someone) f.
|
|
240 |
Öbek Fiiller |
(kendini/bir şeyi bir şey) için tahsis etmek |
commit (oneself or something) for (something) f.
|
|
241 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir şey için tahsis etmek |
commit someone or something for something f.
|
|
242 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında (birine kendini) ifade etmek |
express (oneself) to (someone) on (someone or something) f.
|
|
243 |
Öbek Fiiller |
bir şey hakkında birine (kendini) ifade etmek |
express (oneself) to someone on something f.
|
|
244 |
Öbek Fiiller |
(bir yere bir şey) ithal etmek |
import (something) into (some place) f.
|
|
245 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak kabul etmek |
imprint (something) on (someone or something) f.
|
|
246 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak kabul etmek |
imprint (something) onto (someone or something) f.
|
|
247 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey) içerisinde eritip yok etmek |
submerge (something) in (something) f.
|
|
248 |
Öbek Fiiller |
hızla (bir şey) elde etmek |
sweep into (something) f.
|
|
249 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için aracılık etmek |
intercede for (someone or something) f.
|
|
250 |
Öbek Fiiller |
(birini biri/bir şey) karşısında müdafaa etmek |
intercede (for someone) (with someone or something) f.
|
|
251 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) bir şey takdim etmek |
offer something up (to someone or something) f.
|
|
252 |
Öbek Fiiller |
bir şey takdim etmek |
offer up f.
|
|
253 |
Öbek Fiiller |
bir şey ikram etmek |
offer up f.
|
|
254 |
Öbek Fiiller |
'-e (bir şey) teklif etmek |
pitch (something) to f.
|
|
255 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey teklif etmek |
propose something to someone f.
|
|
256 |
Öbek Fiiller |
birinden bir şey talep etmek |
require something of someone f.
|
|
257 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) üstüne bir şey döküp/sıçratıp sırılsıklam etmek |
splash all over (someone or something) f.
|
|
258 |
Öbek Fiiller |
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birleştirmek |
splice together f.
|
|
259 |
Öbek Fiiller |
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birbirine eklemek |
splice together f.
|
|
260 |
Öbek Fiiller |
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi bir araya getirmek |
splice together f.
|
|
261 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için israf etmek |
squander something on someone or something f.
|
|
262 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için çarçur etmek |
squander something on someone or something f.
|
|
263 |
Öbek Fiiller |
(birini) sıkıştırıp (bir şey) elde etmek |
squeeze (something) from (someone) f.
|
|
264 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey tavsiye etmek |
suggest something to someone f.
|
|
265 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şey tavsiye etmek |
suggest for (someone or something) f.
|
|
266 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) iyi gelmesi için bir şey tavsiye etmek |
suggest for (someone or something) f.
|
|
267 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için bir şey tavsiye etmek |
suggest for (something) f.
|
|
268 |
Öbek Fiiller |
(birini) bir şey için tavsiye etmek |
suggest for (something) f.
|
|
269 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) musallat etmek |
visit (something) on (one) f.
|
|
270 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) musallat etmek |
visit (something) upon (one) f.
|
|
271 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) musallat etmek |
visit (something) upon (one) f.
|
|
272 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için yoğun çaba sarf etmek |
work toward (something) f.
|
|
273 |
Öbek Fiiller |
bir şey için pazarlık etmek |
jew (one) down f.
|
|
274 |
Öbek Fiiller |
yüksek miktarda bir şey elde etmek |
log up f.
|
|
275 |
Öbek Fiiller |
bir şey kat etmek |
log up f.
|
|
276 |
Öbek Fiiller |
(birini) bir şey ilan etmek |
name (one) as f.
|
|
277 |
Öbek Fiiller |
(birini) bir şey olarak ilan etmek |
name (one) as f.
|
|
278 |
Öbek Fiiller |
'-den (bir şey) rica etmek |
ask (something) of f.
|
|
279 |
Öbek Fiiller |
'-den (bir şey) talep etmek |
ask (something) of f.
|
|
280 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir şey rica etmek |
ask something of someone or something f.
|
|
281 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir şey talep etmek |
ask something of someone or something f.
|
|
282 |
Öbek Fiiller |
birinin başının etini yiyerek bir şey elde etmek |
worry something out of someone f.
|
|
283 |
Öbek Fiiller |
birini taciz ederek bir şey elde etmek/almak |
worry something out of someone f.
|
|
284 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) zorla (bir şey) elde etmek |
wrench (something) out of (someone or something) f.
|
|
285 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) üzerinde çalışmaya devam etmek |
bang away at (something) f.
|
|
286 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi başka bir şey, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek |
picture someone in something f.
|
|
287 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) varmadan sevk etmek |
send ahead for (someone or something) f.
|
|
288 |
Öbek Fiiller |
(bir şey/yer) boyunca hızla hareket etmek |
swarm through (something or some place) f.
|
|
289 |
Öbek Fiiller |
bir şey boyunca hızla hareket etmek |
swarm through something f.
|
|
290 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için (bir şey) sarf etmek |
put (something) toward (something) f.
|
|
291 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmek için (bir şey) yapmak/harcamak |
put (something) toward (something) f.
|
|
292 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) önemsiz bir şey için tartışmak/kavga etmek |
quibble with (someone) f.
|
|
293 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) boyunca park etmek |
pull up along (something) f.
|
|
294 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) mücadele etmek |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
|
|
295 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) kavga etmek |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
|
|
296 |
Öbek Fiiller |
(birine) uygun (bir şey) temin etmek |
accommodate (one) with (something) f.
|
|
297 |
Öbek Fiiller |
(birinin) ihtiyacına yönelik (bir şey) sağlamak/tahsis etmek |
accommodate (one) with (something) f.
|
|
298 |
Öbek Fiiller |
birine uygun bir şey temin etmek |
accommodate someone with something f.
|
|
299 |
Öbek Fiiller |
birinin ihtiyacına yönelik bir şey sağlamak/tahsis etmek |
accommodate someone with something f.
|
|
300 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) doğrultusunda hareket etmek |
act upon (something) f.
|
|
301 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) doğrultusunda hareket etmek |
act on (something) f.
|
|
302 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) seviyesinde hareket etmek |
act up to (something) f.
|
|
303 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) kadar etmek |
add up to (something) f.
|
|
304 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey olarak kabul etmek |
adopt someone as something f.
|
|
305 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şey olarak kabul etmek |
adopt something as something f.
|
|
306 |
Öbek Fiiller |
bir şey için bir şeyi düşünerek hareket etmek |
allow something for something f.
|
|
307 |
Öbek Fiiller |
bir şey kadar etmek |
amount to something f.
|
|
308 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey olarak kabul etmek |
adopt someone as something f.
|
|
309 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şey olarak kabul etmek |
adopt something as something f.
|
|
310 |
Öbek Fiiller |
bir şey için bir şeyi düşünerek hareket etmek |
allow something for something f.
|
|
311 |
Öbek Fiiller |
bir şey kadar etmek |
amount to something f.
|
|
312 |
Öbek Fiiller |
bir şey üzerinde bir şey sarf etmek |
apply something to something f.
|
|
313 |
Öbek Fiiller |
bir şey üzerinde güç uygulamak, çaba sarf etmek |
apply something to something f.
|
|
314 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için birine/bir şeye) müracaat etmek |
apply (to someone or something) (for something) f.
|
|
315 |
Öbek Fiiller |
bir şey için bir şey tahsis etmek |
appropriate something for something f.
|
|
316 |
Öbek Fiiller |
bir şey için belirli bir miktar para ayırmak/tahsis etmek |
appropriate something for something f.
|
|
317 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey üzerine) münakaşa etmek |
argue (with someone) (over someone or something) f.
|
|
318 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey üzerine) münakaşa etmek |
argue (with someone) (about someone or something) f.
|
|
319 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için tartışmak/münakaşa etmek |
argue about (something) f.
|
|
320 |
Öbek Fiiller |
(biriyle bir şey) hakkında münakaşa etmek |
argue with (someone) about (something) f.
|
|
321 |
Öbek Fiiller |
ile (bir şey) organize etmek |
arrange (something) with f.
|
|
322 |
Öbek Fiiller |
ile (bir şey) tertip etmek |
arrange (something) with f.
|
|
323 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) dahil olduğu bir şey düzenlemek/organize etmek |
arrange (something) with f.
|
|
324 |
Öbek Fiiller |
-li bir şey hazırlamak/planlamak/organize etmek |
arrange with f.
|
|
325 |
Öbek Fiiller |
ile bir şey hazırlamak/planlamak/organize etmek |
arrange with f.
|
|
326 |
Öbek Fiiller |
birinden bir şey istemek/rica etmek |
ask someone for something f.
|
|
327 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) için (bir şey) hediye etmek/vermek |
award (one) (something) for (something) f.
|
|
328 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir şey) hediye etmek/vermek |
award (someone or something) (something) f.
|
|
329 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hediye etmek/vermek |
award (something) to (one) f.
|
|
330 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey) üzerine mücadele etmek |
battle (with someone) (over someone or something) f.
|
|
331 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey) üzerine kavga etmek |
battle (with someone) (over someone or something) f.
|
|
332 |
Öbek Fiiller |
bir şey için mücadele etmek/vermek |
battle for something f.
|
|
333 |
Öbek Fiiller |
bir şey elde etmek için çekişmek |
battle out f.
|
|
334 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey ihsan etmek |
bestow something on someone f.
|
|
335 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey sunmak/takdim etmek |
bestow something on someone f.
|
|
336 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey hediye etmek |
bestow something on someone f.
|
|
337 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey hakkında) kavga etmek |
bicker (with someone) (about someone or something) f.
|
|
338 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey hakkında) münakaşa etmek |
bicker (with someone) (about someone or something) f.
|
|
339 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey hakkında) kavga etmek |
bicker (with someone or something) (over someone or something) f.
|
|
340 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey hakkında) münakaşa etmek |
bicker (with someone or something) (over someone or something) f.
|
|
341 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) hakkında kavga etmek |
bicker about (something) f.
|
|
342 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) hakkında münakaşa etmek |
bicker about (something) f.
|
|
343 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) için tehdit etmek |
blackmail (someone) into (something) f.
|
|
344 |
Öbek Fiiller |
(birini/kendini bir şey yapmaya) teşvik etmek |
bring (someone or oneself) to (do something) f.
|
|
345 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey yapmaya teşvik etmek |
bring someone to do something f.
|
|
346 |
Öbek Fiiller |
bir şey koordine etmek |
bring something all together f.
|
|
347 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için gayret etmek |
buck for (something) f.
|
|
348 |
Öbek Fiiller |
(bir şey elde etmek için) biriyle samimiyet kurmak |
buddy up to (someone) f.
|
|
349 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) üstüne (bir şey) inşa etmek |
build (something) over (something) f.
|
|
350 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) üzerine inşa etmek |
build upon (something) f.
|
|
351 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) üzerine inşa etmek |
build on (something) f.
|
|
352 |
Öbek Fiiller |
bir şeye ek bir şey inşa etmek |
build something on something f.
|
|
353 |
Öbek Fiiller |
bir yapıya ek bir şey inşa etmek |
build something on something f.
|
|
354 |
Öbek Fiiller |
bir yapıya ilave bir şey inşa etmek/yapmak |
build something on something f.
|
|
355 |
Öbek Fiiller |
bir şeye ek bir şey inşa etmek |
build something onto something f.
|
|
356 |
Öbek Fiiller |
bir yapıya ek bir şey inşa etmek |
build something onto something f.
|
|
357 |
Öbek Fiiller |
bir yapıya ilave bir şey inşa etmek/yapmak |
build something onto something f.
|
|
358 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey yapmamaya razı etmek |
cajole someone out of something f.
|
|
359 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) yapmaya ikna etmek |
cajole (one) into (something) f.
|
|
360 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) yapmaya razı etmek |
cajole (one) into (something) f.
|
|
361 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey yapmamaya razı etmek |
cajole (one) out of (something) f.
|
|
362 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeye/bir şey yapmaya) çağırmak/davet etmek |
call (one) on (something) f.
|
|
363 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey yapmaya) davet etmek |
call upon someone (to do something) f.
|
|
364 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey yapmaya) davet etmek |
call on someone (to do something) f.
|
|
365 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey hakkında) birilerini aramak/birilerine telefon etmek |
call around (about someone or something) f.
|
|
366 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey hakkında) birçok kişiye telefon etmek |
call around (about someone or something) f.
|
|
367 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şey talep etmek |
call for someone or something f.
|
|
368 |
Öbek Fiiller |
(birini) bir şey yapmaya çağırmak/davet etmek |
call on (someone) f.
|
|
369 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey yapmaya) çağırmak/davet etmek |
call upon (someone) f.
|
|
370 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir şey yapmasını) istemek/rica etmek |
call upon (someone) f.
|
|
371 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) olmadan devam etmek |
carry on without (someone or something) f.
|
|
372 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) karşısında pes etmek |
cave in (to someone or something) f.
|
|
373 |
Öbek Fiiller |
birini (bir şey için) tenkit etmek |
censure someone (for something) f.
|
|
374 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey için) tenkit etmek |
censure (one) for (something) f.
|
|
375 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için bir şey) tahsis etmek |
channel (something) in (something) f.
|
|
376 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için bir şey) tahsis etmek |
channel (something) into (something) f.
|
|
377 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında sohbet etmek |
chatter about (someone or something) f.
|
|
378 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında muhabbet etmek |
chatter about (someone or something) f.
|
|
379 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek |
check in on (someone or something) f.
|
|
380 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek |
check on (someone or something) f.
|
|
381 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek |
check up on (someone or something) f.
|
|
382 |
Öbek Fiiller |
(kötü bir şey) empoze etmek |
bring down f.
|
|
383 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) aracılığıyla devran etmek/akıp gitmek |
circulate through (something) f.
|
|
384 |
Öbek Fiiller |
(kendisi/biri) için (bir şey) istemek/talep etmek |
claim (something) for (oneself or something) f.
|
|
385 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için hak iddia etmek |
claim something for someone or something f.
|
|
386 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey üzerine) kavga etmek |
clash (with someone) (over someone or something) f.
|
|
387 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey yapmaya ikna etmek |
coax someone to do something f.
|
|
388 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey yapmaya razı etmek |
coax someone to do something f.
|
|
389 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey yapması için ısrar etmek |
coax someone to do something f.
|
|
390 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) akıl etmek |
come up with (something) f.
|
|
391 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) hasıl etmek |
come up with (something) f.
|
|
392 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey yapmaya) mecbur etmek |
compel (someone) to (do something) f.
|
|
393 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için mücadele etmek |
compete for (someone or something) f.
|
|
394 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir şey olarak tasavvur/hayal etmek |
conceive of (someone or something) f.
|
|
395 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmaya) tenezzül etmek |
condescend to (do something) f.
|
|
396 |
Öbek Fiiller |
biriyle (bir şey için) mücadele etmek |
contend with someone (for something) f.
|
|
397 |
Öbek Fiiller |
biriyle (bir şey için) mücadele etmek |
contend (with someone) for something f.
|
|
398 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle bir şey) için mücadele etmek |
contend with (someone or something) for (something) f.
|
|
399 |
Öbek Fiiller |
biriyle (biri/bir şey) hakkında sohbet etmek |
converse with someone (about someone or something) f.
|
|
400 |
Öbek Fiiller |
biriyle (biri/bir şey) hakkında sohbet etmek |
converse (with someone) about someone or something f.
|
|
401 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) hakkında sohbet etmek |
converse about (someone or something) with (someone or something) f.
|
|
402 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) hakkında sohbet etmek |
converse with (someone or something) about (someone or something) f.
|
|
403 |
Öbek Fiiller |
birini (bir şey için) dahil etmek |
count someone in (for something) f.
|
|
404 |
Öbek Fiiller |
birini (bir şey için) dahil etmek |
count someone in (on something) f.
|
|
405 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) içerisinde hızlıca akmak/hareket etmek |
course through (something) f.
|
|
406 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye/bir varlığa bir şey) enjekte etmek |
inject (something) into (someone, something, or some creature) f.
|
|
407 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) karşısında müdafaa etmek |
defend (someone or something) against (someone or something) f.
|
|
408 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yaparak birini) memnun etmek |
delight (someone) by (doing something) f.
|
|
409 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yaparak birini) mutlu etmek |
delight (someone) by (doing something) f.
|
|
410 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yaparak birini) hoşnut etmek |
delight (someone) by (doing something) f.
|
|
411 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yaparak birinin) gönlünü almak/etmek |
delight (someone) by (doing something) f.
|
|
412 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) için ihbar etmek |
denounce (one) for (something) f.
|
|
413 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden bir şey) elde etmek |
derive (something) from (something) f.
|
|
414 |
Öbek Fiiller |
biri için bir şey dizayn etmek |
design something for someone f.
|
|
415 |
Öbek Fiiller |
bir şey için bir şey dizayn etmek |
design something for something f.
|
|
416 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey) olarak tayin etmek |
designate (someone or something) as (something) f.
|
|
417 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için (birinden) nefret etmek |
despise (one) for (something) f.
|
|
418 |
Öbek Fiiller |
-de (bir şey) fark etmek |
detect in f.
|
|
419 |
Öbek Fiiller |
biriyle (bir şey için) pazarlık etmek |
dicker with someone (for something) f.
|
|
420 |
Öbek Fiiller |
biriyle (bir şey için) pazarlık etmek |
dicker with someone (over something) f.
|
|
421 |
Öbek Fiiller |
(biriyle bir şey için) pazarlık etmek |
dicker with (one) for (something) f.
|
|
422 |
Öbek Fiiller |
(biriyle bir şey) üzerine pazarlık etmek |
dicker with (one) over (something) f.
|
|
423 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir şey olarak göz ardı etmek |
dismiss something as something f.
|
|
424 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden birini/bir şey) sevk etmek |
dispatch (someone or something) from (some place) f.
|
|
425 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmak) için (bir şeyi) tahliye etmek |
drain (something) off to (do something) f.
|
|
426 |
Öbek Fiiller |
bir şey yapmayı hayal etmek |
dream of doing something f.
|
|
427 |
Öbek Fiiller |
bir şey icat etmek |
dream something up f.
|
|
428 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için motive etmek |
drive someone on (to something) f.
|
|
429 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tahsis etmek |
earmark for (someone or something) f.
|
|
430 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir şey tahsis etmek |
earmark something for someone or something f.
|
|
431 |
Öbek Fiiller |
birini biri/bir şey konusunda mahcup etmek |
embarrass someone about someone or something f.
|
|
432 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey yapması) için teşvik etmek |
encourage (one) to (do something) f.
|
|
433 |
Öbek Fiiller |
sonunda (bir şey) elde etmek |
end up with (something) f.
|
|
434 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir şey yapmasını) rica etmek |
entreat (one) to (do something) f.
|
|
435 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak tasavvur etmek |
envision (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
436 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak hayal etmek |
envision (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
437 |
Öbek Fiiller |
birine biri/bir şey yüzünden gıpta etmek |
envy someone for someone or something f.
|
|
438 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) yüzünden gıpta etmek |
envy (one) for (something) f.
|
|
439 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi biri/bir şey olarak kabul etmek |
establish someone or something as someone or something f.
|
|
440 |
Öbek Fiiller |
(kendini/birini/bir şeyi bir şey) olarak kabul etmek |
establish (oneself, someone, or something) as (something) f.
|
|
441 |
Öbek Fiiller |
-den bir şey talep etmek |
exact from f.
|
|
442 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir şey bulmak amacıyla incelemek/muayene etmek |
examine someone or something for something f.
|
|
443 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) bulmak amacıyla incelemek/muayene etmek |
examine (one) for (something) f.
|
|
444 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek |
exchange words (with somebody) (about something) [uk] f.
|
|
445 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey hakkında) laf etmek |
exchange words (with somebody) (about something) [uk] f.
|
|
446 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek |
have words (with somebody) (about something) [uk] f.
|
|
447 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey hakkında) laf etmek |
have words (with somebody) (about something) [uk] f.
|
|
448 |
Öbek Fiiller |
biriyle bir şey takas etmek |
exchange something with someone f.
|
|
449 |
Öbek Fiiller |
biri veya bir şey hakkında bir dolu laf etmek |
expatiate on f.
|
|
450 |
Öbek Fiiller |
(biriyle bir şey) hakkında kavga etmek |
fall out with (someone) about (something) f.
|
|
451 |
Öbek Fiiller |
(biriyle bir şey) hakkında kavga etmek |
fall out with (someone) over (something) f.
|
|
452 |
Öbek Fiiller |
(birini/kendini bir şey) olarak tasavvur etmek |
fancy (someone or oneself) as (something) f.
|
|
453 |
Öbek Fiiller |
birini biri/bir şey olarak tasavvur etmek |
fancy someone as someone or something f.
|
|
454 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için endişe etmek |
fear for (someone or something) f.
|
|
455 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey giyerken düşünmek/hayal etmek |
feature someone in something f.
|
|
456 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında sürekli kavga etmek |
feud about (someone or something) f.
|
|
457 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında sürekli kavga etmek |
feud over (someone or something) f.
|
|
458 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey) hakkında sürekli kavga etmek |
feud with (someone) about (someone or something) f.
|
|
459 |
Öbek Fiiller |
(biriyle biri/bir şey) hakkında sürekli kavga etmek |
feud with (someone) over (someone or something) f.
|
|
460 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için mücadele etmek |
fight for (someone or something) f.
|
|
461 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tartışmak/kavga etmek |
fight over (someone or something) f.
|
|
462 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye (bir şey) sağlamak/temin etmek |
fit someone or something out (with something) f.
|
|
463 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye (bir şey) sağlamak/temin etmek |
fit someone or something out f.
|
|
464 |
Öbek Fiiller |
birine (bir şey) tedarik etmek |
fix someone up (with something) f.
|
|
465 |
Öbek Fiiller |
birine (bir şey) temin etmek |
fix someone up (with something) f.
|
|
466 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle bir şey) arasında tereddüt etmek |
fluctuate between (something) and (something) f.
|
|
467 |
Öbek Fiiller |
(birini/kendini bir şey) konusunda ikna etmek/kandırmak |
fool (one or oneself) into (something) f.
|
|
468 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir hayvanı bir şey karşısında bir şeyle) takviye etmek |
fortify (someone or an animal) (against something) (with something) f.
|
|
469 |
Öbek Fiiller |
parasını (biri/bir şey) üzerinde/için çarçur etmek |
fritter something away (on someone or something) f.
|
|
470 |
Öbek Fiiller |
bir şey için bir şey temin etmek |
furnish something for something f.
|
|
471 |
Öbek Fiiller |
bir şey için bir şey tedarik etmek |
furnish something for something f.
|
|
472 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) temin etmek |
furnish (something) for (someone or something) f.
|
|
473 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) tedarik etmek |
furnish (something) for (someone or something) f.
|
|
474 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden bir şey elde etmek |
get something out of something f.
|
|
475 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey olmadan) devam etmek |
get on (without someone or something) f.
|
|
476 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey olmadan) idare etmek |
get on (without someone or something) f.
|
|
477 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden bir şey) elde etmek |
get (something) out of (something) f.
|
|
478 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey olmadan) devam etmek |
get along without (someone or something) f.
|
|
479 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey olmadan) idare etmek |
get along without (someone or something) f.
|
|
480 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) ima etmek |
get at (something) f.
|
|
481 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmaya) kaldığı yerden devam etmek |
get back to (doing) (something) f.
|
|
482 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey olmadan) devam etmek |
get by (without someone or something) f.
|
|
483 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey olmadan) idare etmek |
get by (without someone or something) f.
|
|
484 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey vermek (enjekte etmek, yedirmek) |
get something into someone f.
|
|
485 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey vermek (enjekte etmek, yedirmek) |
get something in someone f.
|
|
486 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) olmadan idare etmek |
get on (without someone or something) f.
|
|
487 |
Öbek Fiiller |
(belirli bir zamanda) bir şey ayarlamak/organize etmek |
get something together (for a particular time) f.
|
|
488 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında (birine) şikayet etmek |
give out (to one) about (someone or something) [ireland] f.
|
|
489 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için mücadele etmek |
go for (something) f.
|
|
490 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmakta) ısrar etmek |
go on (doing something) f.
|
|
491 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmakta) inat etmek |
go on (doing something) f.
|
|
492 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmaya) devam etmek |
go on (doing something) f.
|
|
493 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) doğrultusunda ilerlemek/hareket etmek |
go with (something) f.
|
|
494 |
Öbek Fiiller |
(biriyle bir şey için) kavga etmek |
grapple (with someone) (for something) f.
|
|
495 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için) kavga etmek |
grapple for (something) f.
|
|
496 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında şikayet etmek |
grouse about (someone or something) f.
|
|
497 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey karşısında secde etmek |
grovel before someone or something f.
|
|
498 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) hakkında şikayet etmek |
grumble about (someone or something) f.
|
|
499 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye (bir şey/yer) boyunca eşlik etmek |
guide someone or something across (something) f.
|
|
500 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye (bir şey/yer) boyunca rehberlik etmek |
guide someone or something across (something) f.
|
|